zihin

Yaşamda olaylar vardır, olgular vardır. Sıcak ve soğuk su akıntıları ile beraber tuzluluk oranlarından ötürü deniz ve okyanus sularının birbirine karışmaması durumları birer olgudur. Sizin sorunuzdaki konu ise bir olaydır. Sorunuzun temelinde yatan OLGU 1400 yıl önce Kuran'ı okuyan kişiler tarafından keşfedilmiştir. Sorunuza konu olan olayın ilk keşif tarihi hakkında ise net bir bilgi yoktur. 740'lı yıllarda, Tarık Bin Ziyad komutasında ki müslümanların, Cebeli Tarık

Nefret, öfke, kırgınlık insanı prangalayan , adım atmasını engelleyen duygu halleri,neden nefret, niçin kırgınlık, neden bu öfke ne faydası var? Hiç sordunmu kendine .!!! Ancak var.!!! Ne yapmalıyızki bu duygularımızı aşalım.?? Özgür olmanın yolu affetmekten geçiyor. Nefret, öfke, kırgınlık v.s. olumsuz olan bu duygular bizim yaşamdan zevk almamızı ve insanların güzel, iyi taraflarını görmemize engel olur. Özde hiç kim-se iyi yada

Bir çok bilgi alıyor bir çok eğitimlere katılıyoruz. Anne babamızın , çevrenin ve öğretmenlerimizin de bizdeki kayıtları ile bu bilgileri zihnimiz değerlendiriyor. Bazen öğrendiklerimizi kabullenmekte zorlanıyor, bazen kabullenmek zaman alıyor. Tüm öğrendiklerimizi işleme şeklimiz önceki kayıtlarla oluyor. Zihnimiz bize hayırlı bir şekilde hizmet etmeyen belki binlerce bilgi ile dolu. Bunları boşaltmadan bir konuda aradığımız cevabı bulmak bazen zaman

İnsan; egoları olan bir varlıktır. Ego; hayatın gerekliliklerini yaşamada, tekamülünde zaman zaman insanı olumlu anlamda geliştiren bir olgu olurken, aynı zamanda kişinin disipline etmesi ve kontrolü altında tutması gereken bir olgudur.. Ego, bir anlamda kendimizi algılamamızdır. Sahte ‘’Ben’’ dir yani . Bize hükmetmeye, yönet-meye çalışır. Kendimizde gerçekleştirmeye çalıştığımız dönüşümlere bizdeki yaşamını korumak

Sen hiç varlıkta yok oldun mu ? sen hiç nefeste nefessizlik yaşadınmı ? İnsan kendine yaşar, kendine hisseder ne zaman kendine kendini verecek olanı bulursa ozaman ona yol olur, yoldaş olur, insanın bedenleri bir şehrin ilçeleri gibidir, gezdikçe hissedersin gördükçe yaşarsın… İnsanın dünyada yaşadığı şehvetli aşk bir talimdir şehvetsiz olan aşka, insan kendini gölgeden yaşadıkça gerçeğe yaklaşır, insan kendini kendinden

İnanç kavramı insanın varoluşundan bu yana insana insan olma özelliğini kazandıran değişmez bir gerçeğin temel olgusudur. Her ne kadar başlangıçta değişik inançların ortaya çıkışındaki ana nedenler ; korku yok olmama ve doğanın bilinemezlikleri olsa da ; günümüzde inanç anlayışı Tanrısal ve felsefi boyutlara taşınmıştır. İnanç genel sözlük tanımında “bir şeye veya bir düşünceye gönülden bağlı

1- Bu insanlar, yaşamın her yönünü severler, şikâyet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler. 2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılık duymalarına rağmen ilişkilerinde bağımsız olmaya özen gösterirler. 3- Sevgi anlayışları, sevdiklerine hiçbir değeri zorla kabul ettirmemeyi gerektirir. 4- Onay aramak gereksinimleri yoktur. Övgü ve ödül

Bir Çin prensi tahta çıkacaktı ama yasalara göre, daha önce evlenmesi gerekiyordu. Uygun bir aday bulmak için bölgedeki genç kızları huzuruna çağırdı. Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu. O da prensin huzuruna çıkmak istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi, çünkü sevdiği adamı bir kere bile görmek onu mutlu edecekti. Beklenen gece geldi. Genç ve güzel kızlar en güzel

Korku salıverildiği zaman sevgiye yer açılır. Korkularınız fazlaysa, ancak o kor...kulardan geriye kalan boşluk kadar sevgiyi deneyimleyebilirsiniz, daha fazlasını değil. Sevgi, bir kalpten bir kalbe aktarıldığında gerçek anlamıyla deneyimlenir. Sevgi verdikçe, içinizdeki sevgi artar ve siz sevginizi esirgediğinizde içinizdeki sevgi de azalır. İçinizdeki sevginin uyanması aslında sizin de “uyanışınızdır.” Siz sevginin rehberliğini, ışığını takip

Ego ve İnsan Yaşadığımız süreçle içimizde oluşan ego ve benlik var. Ego, beslendikçe büyür. Egoyu yok etmek çok zor. Kendi kişisel gelişimimiz için benliğimiz ve egomuzla iyi bir iletişim kurmamız gerekiyor. Örneğin Az önce bir arkadaş gelip, “Sertifika var mı?” diye sordu. Tüm hafta sertifikayla ilgili telefonlarım susmadı. Bunun temel sebebi egodur. Hayatınızda neyi başaramazsanız egonuza bununla ilgili soru sorun. Egonuzu

Ruhsal İdare Mekanizması (RİM) Ruhsal İdare Mekanizması'nın çalışma sistemi hakkında insanlara çok az bilgi verilmiştir. Bütün bildiğimiz, büyük bir hiyerarşi içerisinde, bilgisi, etki alanı, uyum sağlama alanı gittikçe genişleyen ve derinleşen bir manzumeler sistemi olmasıdır. Ruhsal İdare Mekanizması'nın birçok yönü vardır; madde ile de alakalıdır, ruhsal dünya ile de alakalıdır; insanlarla, hayatla, bütün varlıklarla

Biz aslında 3 kişiyiz. -RUH-BEDEN-ZİHİN- bu üçlüyü aynı kulvara soktuğumuz zaman mutlu, huzurlu, farkındalıklı ve konforlu olabiliyoruz. Üçünü farklı kulvarlarda koşturmaya başladığımız zaman dengesizlik, ayarsızlık dediğimiz olguları yaşamaya başlıyoruz. Ruh, zihin ve beden bizim için o kadar önemli ki bu uyumu hayatımıza adapte edebilmemiz çok önemli. Hepimiz 3 olduğumuzu kabul edelim. Neden 3 olduğumuzu kabul edelim? Çünkü

Her insan kendinde özgürdür.Her insan zihninde hapistir.Bizler hapisliğide , özgürlüğüde ilk önce zihnimizde sonra kalbimizde yaşarız.Engeldir bizim yaşadıklarımız veya düşündüklerimiz yeni güzel anlara.. Karşımızdaki her insanı insafsızca yargılarız,hüküm veririz, hatta cezasını bile o an belirleriz.Bilmeyiz ki hayatta tesadüf yoktur , karşımızdaki insan oyununu oynamaya, seni sana yansıtmaya gelmiştir.Gel kır zincirlerini,

Ruh Buluşması adlı çalışmayı mutlaka dikkatli ve nefesinizin farkına vararak izleyiniz... Hep birlikte farkındalıklı ve konforlu bir yaşamda bütünü yakalamak dileğiyle.... Ruhbulusmasi.pps

Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş. -Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş. Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi söndürebilirmiş . Her küçük şey mutlaka bir işe yararmış. Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş. Ufacık bir yağmur,kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş. -Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş.Küçük

Sizlerle bedenleriniz hakkında söyleşmek istiyoruz. Öncelikle diyebilirsiniz ki nasıl söyleşeceğiz? Aramızda bir monolog var ve monologun bir tarafı ortada bile değil. Acaba? Sizlere seslendiğimiz her seferinde, öncelikle sizlerin yüksek bölümlerinizle söyleşir ve sonra da o söyleşinin küçük bir gölgesini küçük bölümlerinize iletiriz. Aslında ne söyleşiler de aramızda bir gizdir. Aramızda bir sırdır.

Farkındalık seviyelerinin daha farkındalıklı bir boyuta geçebilmesi için önce kişinin kendisini arındırmasını gerektiğine inanıyoruz. Bizler ne duyarsak duyalım ne öğrenirsek öğrenelim yada okuyalım, eğitimini almış olalım fark etmez, bunları hayatımıza adapte etmediğimiz ve uygulamada yapmadığımız zaman hiçbir şekilde verim alınamayacağını biliyoruz.. Hayatımızda bir takım değişikliklerin olmayışının nedeninin ilk önce kişinin kendi kendini arındıramamasından